06:13:1018 Nisan, 2024
Ä°stanbul 16 Hafif yağmur
21 Haziran 2021 09:11

Fransa'da sandık sonuçları Macron'u da Le Pen'i de memnun etmedi

Fransa'da halk, yerel meclis üyelerini belirlemek üzere sandığa gitti. Yerel seçimlerde hem Cumhurbaşkanı Macron'un hem de rakibi Le Pen'in partileri beklentilerin çok altında oy aldı. Seçime vatandaşların ilgisizliği damga vurdu.

Fransa'da sandık sonuçları Macron'u da Le Pen'i de memnun etmedi

Fransa'da yapılan il ve bölge meclis seçimlerinin ilk turunda hem aşırı sağcı Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik, hem de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İlerleyen Cumhuriyet Partisi (LREM) önemli oranda oy kaybetti. Önümüzdeki yıl yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde, mevcut Cumhurbaşkanı Macron'un rakipleri arasında en güçlü isimlerden biri olarak gösterilen Le Pen'in partisi Ulusal Birlik her ne kadar oyların yüzde 19'unu alıp, muhafazakar Cumhuriyetçiler'in ardından ikinci sırada yer alsa da, bir önceki seçimlere göre oy oranında düşüş yaşadı.

2015 yılının aralık ayında yapılan bölgesel seçimlerin ilk turunda, o zaman ki adıyla Ulusal Cephe olan aşırı sağcı parti en fazla oyu alarak sandıktan birinci çıkmıştı. Seçim sonuçlarına göre Ulusal Birlik'in Fransa çapında sadece bir bölgede (Provence-Alpes-Côte-d'Azur) meclis çoğunluğunu elde etmesi söz konusu. Partisinin aldığı düşük oy oranını değerlendiren Marine Le Pen, buna neden olarak, "vatandaşlık fiyaskosu" olarak nitelendirdiği, seçime düşük katılımı gösterdi.

Bölgesel seçimlerin ikinci turu 27 Haziran Pazar günü yapılacak. O tarihe kadar partiler arasında ittifaklar kurulabileceği tahmin ediliyor.

Macron'un partisi sadece yüzde 10 oy aldı

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un beş yıl önce kurulan partisi LREM'in henüz pek çok bölgede teşkilatlanamadığı için bölgesel seçimlerde kayda değer bir başarı elde edeceği tahmin edilmiyordu. Ancak buna rağmen LREM'in sadece yüzde 10'dan biraz fazla oyla, yüzde 13 oy alan Yeşiller'in bile arkasında kalması seçimin en çok tartışılan sonuçlarından biri oldu.

Yerel seçimlerin birinci turunda yüzde 28 ile en çok oyu alan muhafazakar Cumhuriyetçiler, oyların yaklaşık yüzde 16'sını alarak üçüncü büyük siyasi güç olan Sosyalistler'le beraber, ülkede en fazla bölgede birinci sırada yer alan parti oldu.

Fransa'daki siyasi gözlemcilere göre bölgesel seçimler her ne kadar halkın nabzını göstermesi açısından önemli olsa da, burada alınan sonuçlardan yola çıkarak Cumhurbaşkanlığı Seçimi'ne dair tahminler yürütmek için henüz erken. Örneğin Fransa'nın pek çok bölgesinde en önemli güç olan merkez sağ partiler, Cumhurbaşkanlığı için uygun bir adayı henüz bulabilmiş değil.

Seçime katılım oranı yüzde 31

Bölgesel seçimlerde tüm partiler açısından olumsuz bir gelişme ise seçimlere katılımın çok düşük olmasıydı. Tahmini olarak yüzde 31 ile yüzde 34 arasında kalan seçime katılım oranı, tarihi bir dip noktası olarak değerlendiriliyor. Daha önce Fransa'da bir seçimde yaşanan en düşük katılım, 2010 yılında halkın yüzde 46,3'ünün oy kullandığı 2010 yerel seçimlerinde yaşanmıştı.

Mart ayında yapılması planlanan Fransa Bölgesel Seçimleri, koronavirüs salgını nedeniyle üç ay ertelenmişti. Salgından ağır etkilenen ülkelerden biri olan Fransa'da yaşanan sağlık krizi ve bunun sonuçlarının da seçimlere olan ilginin düşmesine neden olduğu ifade ediliyor.

Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Cumhuriyetçiler'in lideri Christian Jacob, TF 1 televizyonunda katıldığı bir programda, seçimin organizasyonu ile ilgili olarak hükümeti eleştirerek, "Böyle bir karmaşa daha önce hiç yaşanmadı" dedi. Sol Parti'nin kurucularından Jean-Luc Melenchon da benzer eleştirilerde bulunarak, seçim süreci ile ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasını önerdi.  

Fransız medyasındaki haberlere göre, seçim gününde Marsilya kentinde, oy kullanılacak bazı merkezler kapalı kaldı. Çeşitli yerlerde sandık görevlileri ile ilgili sorunlar yaşandığı ve ülkenin kuzeyinde oy pusulalarının eksik çıktığı da dile getirilen diğer iddialar.

Söz konusu seçimler, Fransa'da bölgesel konseylerin oluşturulmasında belirleyici oluyor. Bu bölgesel konseyler, toplu taşıma, eğitim ve ekonomiyi teşvik konularında yetki sahibi olsalar da, örneğin Almanya'daki eyaletlerle kıyaslandığında salahiyetleri çok daha düşük kalıyor.